şeyh edebali'nin ömer bey'e nasihatı:
ey ömer;
artık beysin. bundan sonra ütülü pantolon, gömlek, kravat, saçma sapan ilişkiler, ikiyüzlü gülüşler sana, kahkahalar bize.
vicdanına uyduramadığın eylemlerine, eylemlerine uydurduğun vicdan losyonları sürmeler sana, koklamalar bize.
mal hırsına, sahiplik iddiana "rahat bir yaşam" kurdelası takmalar sana, ufuk açmalar bize.
gitcen buralardan, yerleşecen bi köye, domates biber falan, teknolojiden uzak demeler sana, haline gülmeler bize.
sanki yanıbaşındakine elini uzatıyormuşsun gibi uzağı yok saymalar sana, işaret etmeler bize.
birine bir faydam dokunur diye ödünün bokuna karışmaları sana, ayrıştırmalar bize.
kendi isteklerini karşındakinin iyiliğini istiyormuş gibi göstermeler sana, göstergeler bize.
başka türlü yaşamayamazdım'larına, böyle yaşamayı seçtim'li örtüler sana, ütülemeler bize.
kaz gelecek yerden tavuk esirgememeler sana, pilava kaşık saplamalar bize.
bir konuşmadaki tek derdinin bildiklerini dökmek olduğu diyaloglar sana, kopmalar bize.
kıytırık çıkarımlarına gizli bir hazine, ortalama zekana mucize muamelesi yapmalar sana, hadi oradanlar bize.
national geographic, bale, balo, tiyatro, müzayede, müze, sergiler sana, gideri varlar bize.
kibrini rica ederimlerle, o senin güzelliğinlerle süslemeler sana, çok güzel çıkmışsın demeler bize.
övgüyü sorgusuz sualsiz kabullenip, yergiyi sen kimsin birader muhitine çekmeler sana, bırakmalar bize.
yazdığın dört satırla edebiyat dünyasına damga vurduğunu sanmalar sana, ayıltmalar bize.
yaptığının aykırılık mı aptallık mı olduğunu ayırt edememeler sana, sapla samanı ayırmalar bize.
kendi zihnine sürekli olarak aydınlanmış kıyağı çekmeler sana, hoş görmeler bize.
fikirlerinden en ufak şüphe duymazken başkalarını sabit fikirli olmakla suçlamalar sana, aklamalar bize.
kendin gibi düşünen iki kişi bulunca saman çöpüne tutunmuş sineği unutmalar sana, deryalar bize.
başkasının filmlerinin, kitaplarının, seslerinin ekmeğini yemeler sana, afiyetler bize.
sevdanın yolları sana, kurşunlar bize.
ey ömer;
ortalama, sıradansın. ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilirsen kapıldığın rüzgarla epey yol alırsın. daima iradene sahip olasın. görme, duyma, bilme, yanlış gördüğünü söyleme. bil ki nezaket yüzlerin en naif maskesidir. hak vermekten çekinme, desteklemekten korkma ki kabul göresin. insanlar vardır, görecekleri minnet duygusunun hazzıyla, alamadıkları karşılık olursa fiyakasıyla avunurlar. insanlar vardır, kendilerine nasıl bir değer biçmişlerse artık, herkese hakettiğinden fazla değer vermeleriyle konuşurlar. insanlar vardır bir kere bile neyi hak ettim diye sormazlarken, neyi haketmiyor olabilirim ki diye kafa patlatırlar. ey oğul sen de az değilsin.
ey ömer
dostlarının en vefalısı sensin, başkalarına bir iş gelse ilk sen gidersin, verirsin istemezsin, arkalarından tek laf etmezsin, benim ona yaptığımı, babası yapmadı demezsin. bildiğinden eminsin. aklından kötülük geçirmezsin. herkes için üzülürsün, görsen başını çevirirsin. kırılırsın söylemezsin, anlasınlar diye beklersin. kimsenin gözüne bir şey sokmazsın. sadece başkalarının yalancılığını hoş bulmazsın. çok mütevazı bir mükemmellik iddiasındasın, nafile bambaşkasın.
ey ömer
dişini beğen, kaşını beğen, işini beğen, ama başkasını beğenme.
ayık ol, çekici ol, alıcı ol, kalıcı ol, ama iki dakka insan olma.
akıl ver, tüyo ver, boş ver ama hiçbir zaman emek verme.
okumaktan zarar gelmez, oku, ama, hepsini okuma.
kibir büyüt, garip doyur, ama kendine saklama.
ev al, araba al, çocuk yap sürüden ayrılma.
yaklaş, konuş, sırnaş, ama çaktırma
seslen, terslen ama oralı olma.
üç tunç tas has hoşaf.
buraya gelmesi lazimdi bu sarkinin dedim dinler dinlemez:)
YanıtlaSilhttp://www.youtube.com/watch?v=MYNv_gtX7CI
böyle veryansın yazmalar sana, akıl patlatmalar bize. :)
YanıtlaSilyine çok kreatif olmuş okudukça daha çok sarılıyorum.