bir yanılgı içerisindesiniz ve ben bundan nefret ediyorum.
büyük ihtimal halinizi, eğitiminizi, işinizi, olduğunuz yeri
yüce şahsiyetiniz ve üstün zekanızla elde ettiğinizi düşünüyorsunuz.
sahip olduklarınızın tamamen hak ettiğiniz şeyler olduğuna kanaat getirmekle beraber
hak etmediğiniz herhangi bir güzellik, iyilik, zenginlik olmadığı konusunda da eminsiniz.
hırsızlar, fahişeler, katiller, dolandırıcılar, eşkıyalar öyle yaşamayı seçmişler iken
hatta ilkokulu bitirip doğru düzgün okuma-yazma bilmeyen çocuklar olmayı
hatta on beş saat çalışıp doğru düzgün kokamamayı
hatta kimsesiz kalıp sahip çıkılamamayı
hatta kaç yaşına gelip şehirli gibi konuşamamayı
hatta madde bağımlısı olmayı, sokakta yatmayı
hatta iyi beslenememeyi, çocuklarını iyi besleyememeyi
hatta içeri düşmeyi, orada çürümeyi tercih edip
olamadıkları insan olmalarının cezalarını çekerlerken
sizi bilgili, kültürlü, iyi, namuslu, dürüst, çalışkan, zengin yapan şartlar kesinlikle sizin müthiş kabiliyetinizin ürünü.
değil mi?
hiçbir üstünlüğünüz yok, hiçbir ayırt edici özelliğiniz yok, bir tane bile.
tek farkınız, bir kere bile başka biri olma imkanına kavuşamamış insanlara bakıp bakıp
kendi tatmininizi sağlamanız, bunu kendi mükemmelliğinize yormanız.
yaşadığınız hayattan kat be kat daha iyisine layık olduğunuza,
her hal ve şartta yine olduğunuz kişi olacağınıza inanmanız.
sizin gibi olmayan herkesi aşağılamanız.
tek farkınız şansınızın yaver gitmesi.
binlerce kilometre uzaklıktaki bir coğrafyaya gerek yok,
oturduğunuz apartmanın bir alt katında bile doğmuş olsanız,
belki de bambaşka biri olacaktınız.
rica ederim bir bok başarmış gibi yapıp durmayı bırakınız.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSiltam parmagimi ustune basamiyorum ama bu yazinda bir sey eksik sanki...tesaduf eseri ust-orta sinifa dogmus olmalarindan ve sirf bu yuzden oturu ustunluk taslayan insanlarin ne kadar asagilik oldugunu anlatiyorsun. ama sen bunu cok daha carpici cok daha baska anlatabilirdin diye dusunuyorum. bu yazin birazcik 'sevgili gunluk' tadinda olmus gibi geldi bana; yani basbayagi ofkeni kusmussun. belki de tek yapmak istedigin buydu. haddimi asarak uzunca yazdim ama ben senin yazdiklarini okurken saskina donmeye cok alistim galiba. beni sasirtarak dusundurten ve en sasirdigim anda son darbeyi indiren yazilarini daha cok seviyorum. :)
YanıtlaSilbence bu yazı...diğer tüm yazılarınızın arka planında duran bir gerçekliğin çıplak hali. Yeterince öfke, bu gerçekliğin önünde dans eden kelimeleri parçalamış. Bunun kimi zaman gerekli olduğuna inanıyorum.
YanıtlaSilbu yazılar neden yoruma açık, hiç anlamıyorum. sadece yaz ve yayımla, okuyucunun sesini duyma arzusu neden?
YanıtlaSilOha gerçekten mükemmel!
YanıtlaSil