biraz takat kalsaydı hiç değilse dibimde, olmadı yanı başımda. "senin göğsünü yarıp genişletmedik mi" okuyunca, yani o ferahlık için bile demek ki bir döş yarılması gerekiyor önce diye söyleniyorum. işte ben ne zaman yarılsa döşüm, inşirah bulacağım diye umarken kayboluyorum. başkaldırsam bir yere çarparım, ağzımı bozsam düzelmez yine de tadı. beklemekse çare olmuyor neyi beklediğini bilmeyince, bunu biliyorum. bilmek bana yetmiyor, kime yetiyorsa onun olsun. beni biraz affedemez misiniz, yine çok oluyorum. dünyanın bütün ters köşelerini dönmüşken aklıma geliyor: "su akıyor ve ben gidiyorum" diyen adam uyuyakalmışken bir yangında ölüyor.